DİĞER
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
K24'te Ekim ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Erdal Alova’nın ‘birinci çoğulu’ sadece gramatik bir kategoriye değil, aynı zamanda bu ‘biz’in içsel çoğulluğuna, düzleştirilmezliğine işaret ediyor. Destanın ve Sosyalist Gerçekçiliğin farklılaşmamış ‘halk’ (veya ‘sınıf’) düşüncesiyle Negri ve Hardt’ın ‘çokluk’u arasında bir yerde duruyor bu çoğulluk, ikincisine daha yakın."
“Şiir üzerine yazmayan şairleri çok ciddiye almamıza gerek yok aslında. Bu iş bir gizem işi değil çünkü. Şiir yazmak sadece kendi başına anlam kazanabilen bir şey değil. Zorunlu olarak yorumunu da arzulayan bir süreç. Bu yorumu bugün bir Süpermen çıkıp yapmayacak. Herkese karşı adaletli bir eleştirmen modeli artık tarihe karıştı.”
“Alan Turing, bu alandaki insanbiçimciliğe dikkat çekmişti. Evet, merkezî sinir sistemindeki sinirlerin davranışını elektrik modelleriyle taklit etmek mümkündü ama, analoji bu şekilde kurulmamalıydı: 'Arabalarda tekerlek kullanmaya devam etmek yerine bacakları olan araba yapmak için uğraşıp didinmeye benzer bu,' diyordu.”
“Yapay zekâ’ya dair her öngörümüzün, her tasavvurumuzun her birimiz için kendimizle ve dünyayla kurmakta olduğumuz ilişkinin bir aynası olması kaçınılmaz. Bu elbette şu demek, bugün yapay zekâya dair söylediğimiz her şey, aslında daha çok her birimizin kendimize ve kendimiz dışındaki her şeye ilişkin olarak söylediğimiz sözlerden başka bir şey değildir."
“Âdem’in şiir tutkusu McEwan’ın bu güzel romanındaki en hoş dokunuşlardan biri. Tıpkı bir makinenin şiir yazıp yazamayacağı gibi, yapay zekâyla ilgili kurmacalarda sürekli karşımıza çıkan makinelerin âşık olup olamayacağı da yeni bir mesele değil. Ama Benim Gibi Makineler şiir, aşk ve insan doğasının nasıl iç içe geçebileceğini açık ve net bir şekilde gösterme konusunda öne çıkıyor.”
“Yazarın, bir metni yazan kişinin kim olduğu, üslup analizi yapan bilgisayarlar yoluyla giderek daha rahat cevaplayabildiğimiz bir soru oldu. Ama bu yöntem yazarın 'rolü'yle de ilgili yeni soruları da beraberinde getirdi.”
"Daktiloda üretilen somut şiir biriciktir, Benjamin’in aura kavramının canlı kaldığı bir kipi akla getirir. Olduğu yerden kalkıp mürekkep şeridine vuran harfler bilgisayar klavyesinde olmayan bir özelliğe sahiptir: Kusursuz bir şekilde kopyalanamaz, tıpkıbasımı ise özgün halinin ancak bir sureti olabilir. Harflerin kâğıda vuruş açısı, mürekkebin miktarı ve kalitesi buna engeldir; bu kıstaslar her kullanımda değişir. Bu açıdan somut daktilo şiiri plastik sanatlara yakındır."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.